Herkesin bir dönemler sevdiğinin resmine baka baka hayaller kurduğu olmuştur. Nereye dönseniz o, ne yapsanız o, acıksanız o, susadınız yine o... Hep o, ille de o... Sevdalık işte. Politika da böyle bi'şey. Ne yapmak isteseniz o'na, ne almak isteseniz o'ndan, ne verdinizse o'na, ne alacaksanız da o'dan istersiniz. Sevdalık gibi...
Eee bi zaman gelir sevdiğiniz gibi sevilmediğinizi anlar, verdiğiniz emeğin karşılığını alamayınca Nazan Öncel 'in şarkısında "Bende bir resmin var, yüzüme bakmıyor" dediği feryat gibi ne yaparsanız yapın o gözler görmez oluyor sizi. Çünkü sevdiğiniz kadar sevmedi, değer verdiğiniz kadar değer vermedi, emeğiniz kadar emek vermedi... Siyaset gibi...
 
Günlerdir Hendek Belediye Başkan adayları arasında en inandığım adayın İyi Parti ve Chp ittifakının ortak ismi Ahmet Mercan olduğunu söyledim durdum. Çünkü ben de bir Hendek sevdalısıyım.
Dün gözlerinin içine baktığımız falanca adayların bugün bizi görmemesinin nedeni inanın Hendek sevdası değil koltuk sevdasıdır. Ne kadar istikrar derseniz deyin o iş olmaz çünkü platonik bir ilişki söz konusu. Sevdiğiniz kadar sevilmediniz. 
 
Bazen yenilgi yenilgi büyüyen zaferler vardır. Yenildikçe güçlenir kalkarsınız. Bazen de başarı her şeyi doğru yapmakla değil yanlış gidenleri göze sokmakla orantılıdır. 
Bu nedenle her koşulda kazanacağına yürekten inandığım isim Ahmet Mercan'dır. Ha kaybedecekse o değil, Hendek kaybedecek!
Hendek çok şeyler kaybetti. Kaybettiği her yenilgide bizi değişime yöneltirken, kendimizi farketmeye zorladı. Bugün kendimize "Neyi daha iyi yapabilirim?" sorusunu sormuşsak öğrenmeye de başlamışız demektir. 
Öyle yada böyle yaşayacak ve göreceğiz. Benim temennim aydınlıktan, özgürlükten ve cumhuriyetten yana. Hörgüçten, dinden, hinden yana değil!